Doktoranın En Önemli Meyvesi


Doktoraya kabul almak bir dert, doktoradan mezun olmak başka bir derttir. Tamamlanması gereken bir tez, yayınlanması gereken makaleler, gidilip sunum yapılması gereken konferanslar, üniversite öğrencilerine verilen dersler vs. vs. Sonuna yaklaştıkça bitmeyecekmiş gibi görünen doktora çalışması, eğer sabır ve irade gösterirseniz, eninde sonunda noktalanır. Kep ve cübbenizi giyersiniz, diplomanızı alırsınız ve dünyadaki doktora bitiren sayılı insanlar arasına dahil olursunuz. Ya sonra? Mezun olmadan önce bir akademik iş bulma endişesi zaten başlamıştır ve eğer çözümlenmediyse, mezuniyetten sonra da devam eder.

Bütün bunlar olup biterken gözlerden kaçan önemli bir detay vardır. Doktoranın amacı, birilerinin eline diploma tutuşturmak olmadığı gibi bir bilim insanının temel gayesi de bir üniversitede ders verip makale yayınlamak değildir. Elbette ki diplomanın ifade ettiği bir mânâ vardır ve insanların eğitilip bilimin de ilerlemesi için akademik çalışmalar yapmak gereklidir fakat bir bilim insanı, edindiği analiz ve sentez kabiliyetleri, kritik düşünce yetkinliği ve bilim ahlakına göre aldığı terbiyeden dolayı değerlidir. Nasıl ki som altın veya radyoaktif uranyum, tabiatlarındaki üstün özellikleri, cehverin saflaştırılmasıyla ortaya koyabiliyorlarsa, doktorasını hakkıyla bitirmiş bir bilim insanı da bütün insanlar arasından rafine edilmiştir ve gündelik işler yerine zamanlar üstü işlere imza atmak için vardır. İşte bundan dolayı da doktoranın en önemli meyvesi, bilim insanının kendisidir.

Radyoaktivite metaforunda olduğu gibi, bir bilim insanı, bilimsel manada ışır ve farklı zeminlerde etkileştiği diğer insanları da aydınlatır. Hatta onları da ışıma yapmaya yönlendirebilir.

Gelecek bölümde buluşmak üzere...




Comments

Popular posts from this blog

Derinlik ve Genişlik

Doktora Hocası Seçimi

Bilim İnsanı mı Akademisyen mi?