Bilim İnsanı mı Akademisyen mi?


Şimdi size birkaç kelime söyleyeceğim bunlar eş anlamlı mı veya yakın anlamlı mı bir düşünün.

Bilim insanı, akademisyen, profesör, doçent, âlim, mütefekkir, filozof.

Bu kelimelerin tam manasıyla eş anlamlı olduğu söylenemez. Ama onları iki ana grupta toplayabiliriz. Bir grupta “akademisyen, profesör, doçent”, ki bu grubu daha da zenginleştirebilirsiniz. Diğer grupta ise “bilim insanı, âlim, mütefekkir, filozof”. Dikkat ettiyseniz akademisyen ve bilim insanı ne eş anlamlı ne de aynı kategoride! Niye, biliyor musunuz?

Bu sorunun cevabını bir analojiyle bulmaya çalışalım. Örneğin, doğuştan hızlı koşma yeteneği olan bir sporcu, bir takımda yer alsa da almasa da hızlı koşabilir. Takıma alınma, takım içerisinde hiyerarşik bazı konumlara gelme, performans ve kabiliyet haricinde şeylerle alakalıdır. Aynı şekilde akademisyenlik, resmi veya yarı resmi olan bir kurumda çalışmakla ilgiliyken bilim insanlığı, nerede çalıştığınızdan bağımsız olarak sahip olduğunuz bir özelliktir. Çünkü bilim insanı olmak, kişisel bir disiplin olarak kazanılmış bir terbiyedir, bir edeptir. Dolayısıyla da, bir üniversitede akademisyen olmasanız da, birleri size doçent-profesör demese de siz bilim insanı olabilir, bilimsel çalışma yapabilirsiniz. Bu bilinç, çok güçlü, entelektüel bir silahtır.

Henüz yetişme sürecinde olan genç adayların elbette örnek alacak birilerine ihtiyacı olacaktır. Bilim insanı görünümlü akademisyenleri, yani koyun postuna bürünmüş kurtları, fark etmek için bakın. Kim bilgiden, doğrulardan, usul ve esaslardan değil de akademik rütbelerden, kıyafetlerden, maaş farklarından bahsediyorsa, o kişi sadece akademisyendir. Muhakkak böylelerinden de öğrenecekleriniz olacaktır ama bilim insanlığı, o şeylerden biri değildir.

Veee dikkat! Gerçek bilim insanları, şekilci olan akademisyenlerin foyasını ortaya çıkardığı için hedef tahtasındadır. Ama zaten meyvesi olan ağaç taşlanır.

Gelecek bölümde buluşmak üzere…


Comments

Popular posts from this blog

Derinlik ve Genişlik

Doktora Hocası Seçimi