Posts

Showing posts from March, 2018

En İyi Hoca

Herkesin okul hayatı serencamesinde karşılaştığı iyi veya kötü öğretmenleri olmuştur. Bazen sizin iyi gördüğünüz bir öğretmenin, bir arkadaşınız tarafından yetersiz bulunduğu da olmuştur. Ama kişisel farklılıkların ötesinde, iyi hoca kimdir diye sorarsak, yapılması gereken iş üzerine kurulu bir cevap vermek mümkündür. En iyi hoca, öğrencisini kendisinden bağımsız hale getirendir. Yani öğrencinin hocadan bağımsız olarak bilim yapabilmesi esastır. Bu tarifi doktora özelinde derinleştirirsek, doktoranın başı ve belki çoğunluğu boyunca kendisinden bir şeyler öğrendiğiniz ve size yol-yordam gösteren kişi, bir noktadan sonra "olmazsa olmaz" konumundan inmelidir. Siz kendi başınıza, ihtiyaç duyduğunuz şeyleri öğrenebilmeli, gerekli durumlarda iş birliği yapacağınız kişileri bulabilmeli ve bilimsel ahlak çerçevesinde bilgi üretebilmelisiniz. "Böyle bağımsızlığını kazanmış biri, doktora hocasının yüzüne bir daha bakmaz" denirse, o bir saygısızlıktır. Gereken hürmetin gö...

Doktora Hocası Seçimi

Doktora yaparak bilim insanı olmaya karan veren bir kişi, tam detayıyla olmasa da genel hatlarıyla hangi alana odaklanmak istediğini netleştirmiş olmalıdır. Bu odaklanmanın ardından gelen en önemli bir basamak, doktora hocası seçimidir. Daha önceki bloglarda izah ettiğim çerçevede bir bilim insanı olmak için insanın bir örnek görmesi, hayati önem taşır. Kendisi soru sormayan, sorgulamak yerine kafa sallamayı adet edinen birisi, size soru sorma kültürü aşılayamaz, bilimsel araştırmanın karakteristik özelliği olan belirsizliklerle mücadele etmeyi öğretemez. Dahası, böyle biri, sizin soru sorma yetinizi de törpüler. Bağımsız bir bilim insanı olmanızı değil, hocasına bağımlı bir gölge olmanızı hedefe koyar. Doktoranın bir dönüşüm, bir yeniden doğuş olduğunu daha önceden söylemiştim. Doğru hocayla yapılan doktora çalışması buna imkan sağlasa da yanlış hoca seçimi, sizi olması gerekenin tam aksi yönde dönüştürüp bilimsel heyecandan yoksun, bir akademik atık haline getirebilir. Bun...

Bilimsel Soyağacı

Ortaçağın tamamı ve Yeniçağ'ın bir kısmı itibariyle, bir insan bilginse, o kişi herşeyi bilirdi. Henüz bilimler derinleşip çeşitlenmediği için böyle bir seviyeyi yakalamak, kabiliyetli ve istekli kişiler için mümkündü. Yeniçağ'ın ikinci yarısı ve sonrasında gelen yüzyıllarda insanlık giderek daha fazla şey keşfetti ve böylece bilim, farklı dallara ayrıldı. Bugün bilim insanı olmak isteyen biri, her ne kadar üniversite öncesi itibariyle geniş tabanlı bir bilgi dağarcığı edinmiş olsa da, üniversiteden itibaren ve hususiyetle de doktora sürecinde, bu çeşitli bilim dallarından birine odaklanır. Yine de bir bilim insanı, doktorayı takip eden süreçte gerek araştırma yapmak gerekse ders anlatmak için farklı kulvarlarda koşmak, yeni denizlere açılmak durumunda kalır. Her yenilik de beraberinde bir takım zorluklar ve belirsizlikler getirir. İşte bu gelişmeler ve evrilmeler sırasında bilimsel kimliğini kaybetmemesi adına, her bilim insanının "bilimsel soyağacı" olması gereki...

Doktoranın En Önemli Meyvesi

Doktoraya kabul almak bir dert, doktoradan mezun olmak başka bir derttir. Tamamlanması gereken bir tez, yayınlanması gereken makaleler, gidilip sunum yapılması gereken konferanslar, üniversite öğrencilerine verilen dersler vs. vs. Sonuna yaklaştıkça bitmeyecekmiş gibi görünen doktora çalışması, eğer sabır ve irade gösterirseniz, eninde sonunda noktalanır. Kep ve cübbenizi giyersiniz, diplomanızı alırsınız ve dünyadaki doktora bitiren sayılı insanlar arasına dahil olursunuz. Ya sonra? Mezun olmadan önce bir akademik iş bulma endişesi zaten başlamıştır ve eğer çözümlenmediyse, mezuniyetten sonra da devam eder. Bütün bunlar olup biterken gözlerden kaçan önemli bir detay vardır. Doktoranın amacı, birilerinin eline diploma tutuşturmak olmadığı gibi bir bilim insanının temel gayesi de bir üniversitede ders verip makale yayınlamak değildir. Elbette ki diplomanın ifade ettiği bir mânâ vardır ve insanların eğitilip bilimin de ilerlemesi için akademik çalışmalar yapmak gereklidir fakat bir bi...

Doktora

Doktora nedir? Üniversitede alınan derslerin üzerine yirmi tane daha ders almak mıdır? Laborant meslek liselerinin kazandırdığı yetkinliklerin 1-2 tık üstüne ulaşmak mıdır? Bilgisayar kullanma becerilerini ilerletmek midir? Daha da uzatılabilecek bu farklı kalemlerin yer aldığı bir listeye tıkları atıp yeni bir titr almış olmak mıdır? Doktora, bu sayılanlar ve daha başka bir dizi eğitim ve tecrübeleri içerir ama, doktora onlar değildir! Kafanız karışmasın diye bir örnek vereyim. Bir insan düşünün. Kol, insan mıdır? Dil, insan mıdır? Ayak, insan mıdır? Hayır, ama bir insanın bedeni onlardan oluşur. Yine de insan dedidiğimiz şey, bir hücre ve organ yığını değildir. Düşünce, idrak, yaratıcılık, irade, vicdan, adalet, merhamet gibi bir takım kabiliyetler ve bu kabiliyetler kullanılarak yapılan işlerle bir insan, insandır. Şimdi bu metafor üzerinden asıl sorumuza dönersek, nasıl ki bir insanın bebeklikten üniversite mezuniyetine kadar kazandıkları, onu biyolojik bir varlıktan ibaret ol...

Gönüllü Çalışma Kültürü

Bilim insanlarının daha verimli çalışmaları ve insanlara fayda sağlamaları adına genelde dile getirilenler, endüstriyle veya farklı kurum ve kuruluşlarla beraber araştırma çalışmaları yapmaları eksenindedir. Bunlar doğru olmakla birlikte yeterli değildir. Farklı okul çağlarındaki öğrencilerden tutun değişik sosyo-ekonomik kesimlerden insanlara kadar geniş bir spektrumdaki bireylere karşılıksız hizmet götürmek de gerekir. Elinde maddi imkânı veya geniş sosyal çevresi olmayan insanlar da, insan oldukları için bilimden faydalanma hakkına sahiptirler. Bu hakkın yerine getirilmesi adına, gerek ekonomik olarak kendi ayakları üstünde durabilmeleri ve gerekse aldıkları eğitim ve edindikleri tecrübelerle belirli entelektüel seviyeye gelmiş olmaları nedeniyle bilim insanlarının bu noktada inisiyatif kullanmaları, topluma karşı bir borçlarıdır. Bu şekilde yapacakları gönüllü çalışmalar, hem muhatap kişilerin hem de toplumun ihtiyaçlarına göre çeşitlilik gösterebilir. Seminer vermek, nitelik...