Kritik Düşünceye Sahip Olmak


Kritik düşünce, geniş bir anlamlar bütünü olmakla birlikte bir insanın düşünce, inanç ve davranışlarıyla ilgili farkındalığının gelişmesi ve bunların rasyonel bir zemine oturması demektir. Verdiğim bu kısa tanım içinde konuşulması gereken pek çok alt başlık olmakla birlikte bunlardan önemli gördüğüm ikisini izah etmeye çalışacağım.

Öncelikle kritik düşüncenin ne olmadığından başlayalım. Kritik düşünce, içinde barındırdığı sorgulama olgusundan dolayı yıkmaya yönelik bir tehdit olarak algılanabilmektedir. Ne var ki soru sormak, mutlaka yıkmaya yönelik olmak zorunda olmadığı gibi sorgulanmayı tehdit olarak görüp onu baskılamaya çalışmak, bağnaz ve statükocu bir zihniyetin özelliğidir. Kritik düşüncenin amacı, neyin ne olduğunu ve ne olmadığını net bir şekilde ortaya koymak, verilen bir anlatımdaki mantıksal ilişkilerin tutarlılığını test etmek ve neticede neyin objektif neyin subjektif, neyin rasyonel neyin irrasyonel olduğunu açığa çıkarmaktır.

İkinci olarak kritik düşünce, hareket ve davranışlardan kopuk, salt bir felsefe değildir. Bir insanın, yaptığı analizler ve sentezler neticesinde ulaştığı düşüncelerden dolayı bir şeyleri yapmasını veya yapmamasını da içerir. Bunu, söz-düşünce-iş bütünlüğü olarak ifade edebiliriz. Dolayısıyla seminer ve konferanslarda veya yazdıkları yazılarda idealistik veya etik ölçüleri seslendirip, pratikte "ülkenin gerçeklerine" göre davranan ve böylece söz-düşünce-iş bütünlüğünü ihlal eden insanların kritik düşünce yetilerinde ciddi eksikler olduğu ve bilim insanı olmak için oldukça mesafe katetmeleri gerektiği söylenebilir.

Gelecek bölümde görüşmek üzere...








Comments

Popular posts from this blog

Derinlik ve Genişlik

Doktora Hocası Seçimi

Bilim İnsanı mı Akademisyen mi?